
Muhalif yazar Ali Şeriat inin kitabını özelliklede
bugünlerdeki Amerika-İran restleşmesinin doruğunda okumak nasip oldu. Özellikle
yaşamı ile dikkat çeken Şeriatinin 1977 de bir suikaste kurban gitmesi de
batıyı ne kadar rahatsız ettiğinin göstergesi olsa gerek. Şeriatinın hayat
hikayesi için bakınız : https://www.youtube.com/watch?v=8l9veZeRMAA
https://www.youtube.com/watch?v=qcrLQgQF88M Şeriat inin 20 sözü ne bakın.
Elit
İslami düşünürler arasında oldukça saygın bir yeri olan Şeriatinin hangi şia
adlı kitabında şu hususlar dikkatimi çekti.
Şeriati “”şu anki ehli sünneti “ EMEVİ İNANIŞI” şu anki şia inancınıda “
SAFEVİ ŞİASI” olarak”” adlandırmaktadır.
Ve daha sonrada safevi şiasının ayrıntılı bir biçimde anlatmaktadır.
Safevi şiasının yanlış bir inanç olduğunu esas Şia inancının ALİ ŞİA sı
olduğunu belirmiştir. Ali şiasının ve Muhammedi ehli sünetin mutlaka özlerinde
döndüklerinde birleşeceklerini belirterek iki mezhep arasında (bu iki mezhep
değil aslında Şeriatinin ağzından söylüyorum ) bir dostluk köprüsü inşa etmeye
çalıştığı görülmektedir. Şu an bile İranda muteber olan bazı alimlerin görüşlerinden
bahsetmiştir. Bu yanlış düşüncelere şuan bile itibar edildiği hatta Ali
şiasından bazı alimlerin bile sustuğunu ( niye susmasınlarki = susmak en büyük
şia ibadeti değil midir) belirterek onlara veryansın etmektedir.
Şeriatiye göre Safevi Şiasının bazı yanlışları :
·
Sahabeye sövme: sövmenin Hz Ali tarafından
yasaklandığı ve yanlış olduğunu belirtmiştir. Ama bunu derken sahabenin bu
sövmeye layık olmadığını belirtmemiştir. Onlar sövülmeye layık kişiler ama
sövmeyin siz demiştir aslında.
·
İmamları yüceltme: Safevi şiasına göre imamları
kılıç kesmezmiş( Hz.Ali, Hz. Hüseyin Zeynel Abidin bunlar kılıçla öldürüldü)
yada bir anda şehirler arası seyahet edebilirlermiş. Aslanları çıkarıp
insanları yedirebilirlermiş. Şeriati bunları eleştiriyor.
·
12 imamdan bazıalrının Emevi ve Abbasi
halifelerine yalakalık yaptıklarını hikayeleştiren safevi şiası kitaplarını
eleştiriyor.
·
Cennetin kontrolünün Hz. Alide olması , İlk önce
HZ Muhammed sonra Hz Ali ve HZ fatıma yaratıldı, İmamlar peygamberlerden
üstündür, Peygamberler İmamlardan şefaat isteyecekler , Hz Ali adamı anında
köpeğe çevirdi gibi din dışı safsataların Safevi şiası kitaplarında yer
aldığından bahsetmektedir.
·
Ehli beytin velayeti sulara arz edildi, kabul
eden su tatlı oldu kabul etmeyen su ekşi oldu gibi safsataları eleştiriyor.
·
Hatta ve hatta Hz. Hüseyin ile yezid arasında ki
uydurma bir konuşmadan behsederek Safevi şiasını sapıklıkta tavan yapmakla
suçluyo. Hz Hüseyin yezide karşı ben senin rızasız kölenim diyerek kendini
yezid karşısında aşağılıyor. Peki niye aşağılıyor çünki safevi şiası şeraitinin
10 da 9 u takiyyedir. Şeriati bu hikayeyi sert bir biçimde eleştiriyor.
Bunları söylerkende kaynak belirtiyor
devamlı.
Ben tamda bu
Safevi Şiası Hristiyanlık kokuyor diye düşünürken Şeriati beni duyar gibi şöyle
devam ediyor. Safevilerin batı ile benzerlikleri Osmanlı düşmalığında
birleşiyor. Burda safevileride eleştiriyor Osmanlıya karşı batı ile ittifak
yaptıkları için. Safevi ulemasının batıya gittiğini hristiyanlığı
gözlemlediğini ve özellikle aşura günündeki kerbela piyeslerinin, zincirle
kendini dövmelerinin yas tutma törenlerinin hristiyanlıktan entegre
edildiğinden bahsediyor. Portre çizmeninde ordan geldiğini söylüyor.
Daha ayrıntılı açıklama için. : https://www.youtube.com/watch?v=_74LRGdrP6U&list=PLlUggp7ZWlGzD6UjUIOHuNkvQB1SdCRHk&index=5&pbjreload=10
Şeriati
özellikle bu tesbitleri ile Şia uleması arasında nefretle adından bahsettirdiği
kesin. Özellikle kitabının başında Osmanlının çöküşü ile İslam dünyasının
savunmasız kaldığını söylemesi ile de Osmanlı düşmanı olan Safevi şia uleması tarafından
hoşkarşılanmadığı kesin.
Peki bir Şia içi iç hesaplaşma ile geçen
kitapta benim dikkatimi çeken husular nelerdi onları paylaşayım.
1.
Şeriati kitabına yine klasik şianın sahabe
sövücülüğü ile başlıyor. Hz. Ebubekiri rüşvetçi ve zinakara gösterdiği rıza ile
eleştiriyor.
2.
Bazı şia alimlerinin “Ebubekir ve Ömerin
kimsenin inkar edemiyeceği faziletleri vardır” lafını oldkça değerli
bulmaktadır. Yani biz bunlara arada iyi laf söylüyoruz demektedir.
3.
Şeriati gibi bir aydının ve İran tarihini bilen
birisinin Şah İsmailin Türküğünden bahsetmemesi hatta Safevileri İran
milliyetçisi olmakla suçlaması oldukça tuhaf. Acaba İranda Şah İsmail Türk
değilde Farisi olarak mı bilinmektedir.
4.
Sonuçta Şeriati Şianın genel yanlışlarından
bahsetmemektedir. Bunları eleştirmemektedir. Gadri gum, Kırtas, sahabe
düşmanlığı, imamların kim tarafından atandığı gibi hususlardan bahsetmeden bir
Sünni- Şia birleşmesi düşlemektedir. Bu da hayaldir. Ki en büyük sünneti
takiyye olan bir mezhebin üyesi olarak bu düşüncesinde bile art niyet
aranabilir. Ama şeraiti özellikle safevi şiası konusunda takiyye yapmıyor
düşündüğünü özgürce söylüyor.
Pehlevi dönemi
İranında yaşayan Şeriati Humeyni dönemi İranında yaşasa idi yine büyük
saldırılara uğrayacaktı büyük bir ihtimalle. Ama ktabın biz Sünnilere( Şianın
tabiri ile = yoksa ben kendimi asla bir sünn i olarak nitelendirmedim , biz Müslümanız
ve Hanefi mezhebindeyiz) çok hitap eden
bir kitap değil. Sadece İranı , Şiayı anlamak isteyenler için okunabilcek bir kitap.
Ama Şia takiyyeciliğinin farkında olarak okumak gerektiğini düşünmekteyim…
Saygılar…03.10.2018
Amasya

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder